19 Ağustos 2010 Perşembe

Özgür Hapiste

Kendi başıma huzurlu olmayı sevilmemeye tercih ederim bazen…

Kendi zayıflıklarına söz geçirebilmek ve bazen kendine dur diyebilmek dörtnala gidenleri rahatsız eder ya, huzur, işte tam o sırada ayrılabilmektir onaylamadıklarından…
Tercih edilmemeyi göz almak…
Yapmacık bir sevginin içinde yer almaktan vazgeçmektir bazen…
İnsanın kendine ihanet etmesinden vazgeçmektir huzur çoğu zaman…
Çünkü insan en çok kendini kandırır…
Mış gibi davranır, miş gibi giyinir, muş gibi anlatır… Gerçeği bilerek ardı arkasınca sıralar yalanları…

İnsan kendinden ne ister acaba?

Nedir hepimizin kendimize ettiği zararın sebebi?

Neden hırpalarız o zavallı ruhu?

Neden zorlarız o masum yüreği?

Neden kirletiriz yaşadığımız her günü?

Korktuklarımız ve arzuladıklarımızla şekilleniyor hayat… Onlardan bir çit çekmişiz etrafımıza, kendi yarattıklarımızın esiri olarak sürüyoruz yaşamları, işte o yüzden huzur alışılmışın dışında bazen… İşte o yüzden yapmak zorunda olduklarımızın samimiyetsizliği boğuyor bizi çoğu zaman….

Yürekten, isteyerek sevmek, yapmak, görmek, okumak varken… Zoraki yaşamlar sürüyoruz…

Kimimiz günümüzün bir kısmını, kimimiz haftanın bir gününü ve ne acı ki bazımız hayatımızın tümünü zorlanmışlıkla harcıyor, hala bulamadığı mutluluğunun acaba nerede olduğunu merak ederek…

Özgürlük kendi içimizde…

Sevgi gibi...

Sevgi içimizdeydi ya…

Yok öyle!

Özgürlük içimizde ve hapiste….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder