19 Ağustos 2010 Perşembe

Iyyyk Aşk!

Ne tuhafız hepimiz…


Aşkından ağzımız açık gezdiğimiz herkes birer hayale, eski püskü bir anıya dönüşüyor en sonunda… Hatta hatırlandığında yüzümüzü ekşiten, birer eski yüz oluyorlar… Iyyykkk deyiveriyor insan, başkalarının hayatında da çirkin bir anıya dönüşürken…

Sevginin kıymetini mi bilmiyoruz?

Yoksa bir zamanlar sevdiğimiz, yanında olmaktan mutluluk duyduğumuz, yanındayken bile özlediğimiz “O”, çirkin hatıraların yanında nasıl yerini alır ki?

İnsanın beğenisi, hissettiklerinden daha mı kıymetlidir?

Kim bilir…

Fena denilecek vaziyette zayıf bir çocuğu sevdiğimi hatırlıyorum. Sevgimiydi bilmem… Ortaokuldaydım. Adını bile hatırlamıyorum, daha doğrusu hatırlanmayacak kadar garip bir ismi vardı…

Asıl hatırlamak istemediklerimiz aslında yapmamamız gerekenler…

Olmayacağını bile bile dürtü olduğu iddia edilenler şeyle hareket edip, bir çuval inciri berbat ettiklerimiz mesela… İnsan hatırlamak istemiyor onları… Düzelmeyecek sorunları, yokmuş gibi farz ettiğimiz ilişkiler… Çözmeye gücümüzün yetmeyeceği sorunları çözmek için kendimizi hırpaladığımız o dertli tasalı ilişkiler… Birilerini kırmamak, üzmemek uğruna, kendimize zerre kadar değer vermediğimiz o zavallı yıllar… Yalnız kalmaktansa, en fenasını yaşarım deyip yanından ayrılamadığımız o tahammül edilmez aşklar…

İşte “Iyyyk!” dedirtenler…

Kötü ilişkiler çok barizdir… Biz dâhil herkes görür. Diğer insanlardan tek farkımız, görmüyor gibi yapmamızdır. Kör kuyuya düşmemiş de egzotik bir adada tatildeymiş gibi davranırız… İnsan doğası sonunu görmek ister çoğunlukla…

İşte o kuyuların dibini görenler geçmişteki sözde aşkları pek hatırlamazlar, hatırlamak istemezler… Çünkü o zaman en çok kendilerine kızarlar…

Aşk demişken; bugün bir ağacın altına oturdum... Ağacın gövdesine kocaman bir kalp kazınmıştı, içinde de iki isim; Efe ve Ömer... Homofobik dünyaya selam olsun...

1 yorum:

  1. yazılarınız cok güzel,bizlerle paylaştıgınız için minnetarım.

    YanıtlaSil