19 Ağustos 2010 Perşembe

Neden Bunların Çoğu Kadın?

“Aaaaa şekerim sen ne diyorsun, ben kapariyi ilk defa Kerem’in Miami’deki evinde gördüm, koca bir kavanozdaydı. Oğlum bu ne diye sordum?”
Teyze, iskelenin ucundan geriye doğru yayın yapıyordu… Aslında kurduğu cümlenin meali şu idi; “Benim oğlum Miami’de yaşıyor ve patlayıncaya dek kapari yiyor. Yaaaaa, ne haber?”

Teyzenin havalı anlatımına bakmayın, Kapari Batı Anadolu ve Orta Anadolu ‘da özellikle Tokat ve çevresinde yetişen, hatta yetişme alanı Karadeniz ve Güneydoğu bölgelerimize dek genişleyen gebereotu adında bir bitkidir. Ancak oğlum Miami’de koca kavanozda Gebereotu almıştı diyemeyeceğine göre, Kapari dedi hanımteyze… İşin en acı tarafı teyzenin kapariyi Türkiye’de bu kadar yetişmesine karşın, göre göre Miami’de görmüş olması…

Aynı kafada dört beş kadın bütün yaz hangi havluyu Amerika’dan aldıklarını ve geçtiğimiz kış içinde kaç kez uçtuklarını anlattılar birbirlerine, aslında daha çok bizlere, yani plajda onlardan geri kalanlara… Zira onlar iskelenin en başında oturduklarından ve çocukları da Miami’deki buzdolabına kapari yerleştirdiğinden ileri gelenlerdi… Biz sefil halktık…

Herkesin nereden geldiğini, çocuklarının hangi okula gittiğini, kızlarının nasıl kocalar bulduğunu merak ettiler… Bizlerle o kadar çok ilgilendiler ki bir tanesi mayosunun yırtık olduğunu ancak 3. günde anladı… Kendi aralarında İngilizce konuştular… Hepimiz anladık… Çok havalı olmadı ama onlar mutluydular.

Anlata anlata bunu mu anlattım yani size?

Evet!

Dünya bu hızla değişirken, teknoloji neredeyse düşünce gücüyle iyileşmemizi sağlayacakken hala kavanozdaki kapari ile hava atan, uçak yolculuklarını sanki kendi kanat takıp uçmuş gibi anlatan insanlarla dolu…

Ve Tanrım! Neden bunların çoğu kadın?

**

Hamileliğin zorlu günlerini geçirdiğimden bilgisayar başında fazla kalamıyorum. Yazılmış yazıları düzeltmek işime gelmiyor, baştan yazıyorum… Ama en çok yaptığım şey telefondan Twitter’a takılmak ve tweet atmak… Oy çok güzel… Çok kısa, çok net! Ahmet Hakan yazdığım en anlamsız cümleye cevap yazdı mesela. Oysa daha önce ne inciler döktürmüştüm… Biraz evvel Gülben Ergen’i Nazlı Ilıcak’a koyduğu posta yüzünden tebrik ettim.

Dışarıdaki çocuklarım zaman zaman sıkıntılarını benimle paylaşıyorlar ve bilirsiniz çocukların dertleri, sıkıntıları bitmez, içerideki çocuğum ise sürekli tekmeliyor.


Yazıyorum yavaş yavaş... Ve kızgınım bu aralar, tüm olanlara...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder